23.4.2020 10:40
Fırına geldiğimde, ortalıkta ekmek görünmüyordu.
Eski bir dostum olan fırıncı
– Biraz bekleyeceksin hocam, dedi.
İki-üç dakikaya kadar çıkartıyorum.
Kenardaki tabureye oturup beklemeye koyulurken,içeriye yaşlıca bir adamın girdigini gördüm.
Selam verdikten sonra:
– Ekmeklerimi alayım, dedi. Benim ikizler acıkmıştır.
Fırıncı, adamın kendisine uzattığı torbayı alarak tezgahın altına eğildi ve bir gün öncesine ait olduğu anlaşılan ekmeklerden dört beş tane koydu.
Ekmeklerden bazılarının altı yanmış, bazıları da her nedense şeklini kaybetmişti.
Fırıncıya doğru sokularak:
– Neden taze ekmek vermiyorsun? dedim.
Biraz sonra çıkacak ya!..
Fırıncı:
– Bozuk ekmekleri kendisi istiyor, dedi. Çok fakir olduğundan, ona yarı fiyatına veriyorum.
– Kim bu adam? diye sordum.
– Kore gâzilerinden, dedi. Oğluyla gelini bir trafik kazasinda vefat edince, ikiz torunlarını yanına almıştı. Yıllardır onlara bakıyor, hem de çok
az bir maaşla.
Fırıncının anlattıkları karşısında içimin yandığını hissediyor ve ufak da olsa bir şeyler yapmak istiyordum.
Aradaki farkı ben vereyim, dedim. Hiç olmazsa bugün taze ekmek yesinler.
Fırıncı, teklifimi kabul etti ve biraz sonra çıkan sıcak ekmekleri büyük bir umursamazlıkla adamın torbasına doldururken:
Çok şanslısın hacı amca, dedi. Çocuklar için bugün sana pasta gibi ekmek vereceğim.
Yaşlı adam, bir evlat sevgisiyle kucakladığı torbayı göğsüne bastırırken:
Allah senden razı olsun evladım, dedi.
Bugün onların doğum günleri olduğunu nereden anladın